umut ışık bir yerlerde
karanlık gündemde suya sabuna dokunmayan
suya temizliğe hasret
sonu gelmeyen dipsiz kuyu yazıları :
otunu, suyunu bilmediğin gönüllerde koyun gütme!
yoksa, ‘kaçıracağın keçilere’ çobanlık yapamazsın …!
şems-i tebrizi
yıllardır kendi içinde
şartlara göre parantezler açarak ötekileştirdiğiniz
yurdum insanının
şimdi veda öncesi iyilik halinize sesleniyoruz!
tam 11 yıl sizi ötekileştirmeden yetki veren bu sistemde yer alan tüm insanlığa
hatta son dönemlerde mahallenin abisi gibi hissettiren
durum ve şartlardan habersiz
size oy ve onay veren vermeyen tüm vatandaşlara
bir son kapanış için borcunuz var
bu coğrafyanın tarihine ve geleceğine
size ve çevrenizdekilere
yetkilerinizi ve sınırlarınızı
her gün genişlettiğiniz
tüm her şey için borcunuz var
siz seçildiniz ve yeri geldi “one minute”’larla kafa tuttunuz
yeri geldi ambargo konulan ülkelerin yanında yer aldınız
ekonomik olarak köleleştirdiniz
doğru-yanlış sürecin tahlilini tarih yapacaktır.
bizim derdimiz en azından bir kuşak sonrasına
“siz neredeydiniz?” diyecek çocuklarımıza duyduğumuz sorumluluk
bir kez daha durunuz düşününüz artık!
velev ki kalsanız da bir dönem daha ne olacak
hiçbir yetki kullanımı eskisi gibi tek tabanca olmaz ki
giderek yalnızlaşıyor ve ıssızlaşıyorsunuz
beden sağlığınızın her geçen gün daha kötüye gittiğini duyuyoruz medyadan
doktor değiliz ama metastaz dönemi hiç de normal şartlarda geçmez
eşlik eden bir çok semptomlar ortaya çıkar
yaşanılan her şeye daha septik bakarsın
hangisi gerçek hangisi doğru karıştırırsın
nereden mi biliyorum?
çok yakın çevremdekilerden
inanın bizim durumlar da çok farklı değil
uykusuz kabus formunda ilerliyor zaman
zaten en güvendiğiniz dağlarla yolları ayırdınız
şimdi daha bir öfkelisiniz
oysa ki size oy veren insanlar ve vermeyenler ne yaptılar size
“Pi’nin Yaşamı” filmindeki kaplan gibi düşünsem sizi
sizi anlamak için bir adım yaklaşabilir miyim diye
kaplana haksızlık ettiğimi bir yana bırakıp
okyanusun ortasında
ehlileştirmeden eğittiği
ona bakan ve hayatını idame ettiren
Pi’yi öldürmedi
sizin de kum saatiniz doluyor
en azından kapanış birazcık insanca olsun
tüm bu coğrafya üzerinde beklentisi olanları
yarına dair sakatlanan tüm kaderi
yaşanabilir umut bırakacak gençleri için
minik de olsa bir yol açın
ilk ve son defa sonra gidiniz
“benim adım hıdır elimden gelen budur” diyebilesiniz
genetik kodlarımızın uzantısıyla
size “devlet baba” edasında yetki verdiler
siz de bunu tepe tepe kullandınız ama
var olan genetiği sakatladınız
devlet babayı öldürdünüz
toprak anayı yok saydınız
bu tarz düşünüp oy verenler için
belki ne doğulu ne batılı değiliz
ama insanca yaşamayı hak eden halk
belli ki bir geçiş süreci yaşanacak yoğun bakım evresi için
artık görünen o ki sizle değil ama
başka bir formülle
umudu filizlendiren
bireysel kimlikleri gelişkin, hayır demeyi bilen gençlerimiz
her gün göğüs kafesimize karabasan gibi oturmaktan vazgeçiniz
artık biraz biyo- ritmimiz gereği
uyumak ve düş kurmak istiyoruz
kendimizi belki de uyanık sandığımız
kabus dolu bir uykudan
güzel güneşli bir sabaha uyanmak umuduyla uyumak istiyoruz
nuran barengi – 31 Aralık 2013
* mantar – Robin Loznak